bugün

entry'ler (1470)

satılık ekşi sözlük hesabı

satın almak isteyenlere temiz hesap iletişim dm.

redstockings manifestosu

"bizi ezenlerle çok yakın yaşadığımız için, kişisel ıstıraplarımızı siyasal bir durum olarak görmekten uzak kaldık." - redstockings manifestosu

kadınların kurtuluş hareketinin farkındalığı yükseltme yollarından biri, bilinç yükseltmeydi (by). çocukluktan evliliğe ve cinselliğe kadar yaşanmış deneyimlerinin çeşitli yanları hakkında konuşmak için yalnızca kadın grupları özel evlerde ve kafelerde toplandı. amaçları, kişisel zorlukların değişmesi gereken siyasal sorunlardan nasıl kaynaklandığını göstermekti. bilinç yükseltme kavramı 1967'de bazıları zaten solcu ya da sivil haklar aktivisti olan bir grup kadın new yorklu radikal kadınları (nyrw) oluşturdu. kentte ilk ve abd'de ilkler arasında yer alan kadınların kurtuluşu grubuydu. bir akşam üyelerden biri, anne forer, gruptaki diğer üyelerden, kendi yaşamlarında nasıl ezildiklerine ilişkin örnekler vermelerini istedi. kendi bilincini yükseltmek için bunları işitmeye ihtiyacı olduğunu söyledi. 1968'de, nyrw'nin kurucu üyelerinden ve radikal feminist redstockings grubunun üyelerinden kathie sarachild, "feminist bilinci yükseltmek" için bir program yazdı ve chicago yakınlarında toplanan 1. kadınların kurtuluşu ulusal konferansı'na sundu. sarachild, giderek artan sayıda kadının kendi ezilmişliğinin gerçekliğini algılamaya başlayınca kitlesel bir kurtuluş hareketinin gelişeceğini iddia etti. feministlerin öncelikli görevi, ona göre, kadınlar arasında bir "sınıf bilinci" uyandırmaktı. 1970'te "kişisel olan siyasaldır" ifadesi, bilinç yükseltme yoluyla kadınların deneyimini tanımanın ve paylaşmanın önemini özetlemek için yazıldı. nyrw üyesi carol hanisch'in notes from the scond year'daki (ikinci yıldan notlar) bir makalesinin başlığı olarak kullanıldı. 1973'te abd'de by gruplarında 100.000 kadın vardı. bu tür toplantılar tipik olarak 12 kadından oluşuyordu. konular önceden belirleniyor ve kadınlar sırasıyla konuşup işte, evde, mahrem ilişkilerde yaşadıkları baskıları anlatıyorlardı. amaç öğüt vermek ya da eleştirmek değil, anlatmaktı; her bir deneyim eşit ölçüde geçerli sayılıyordu.

muhalifler by toplantılarını önemsizleştirip dedikodu oturumları ya da terapi olarak niteledi ya da yeterince siyasal olmadıklarını düşündü. hareket, erkekleri dışladıkları için de eleştirildi. ne var ki, bilinç yükseltmeyi destekleyenler, kurtuluşun hedeflerini, kadınların yaşam gerçekliklerinin şekillendirilmesi gerektiğine inanıyorlardı.

"kişisel olan siyasaldır" düşüncesi, kadınların kurtuluş hareketinde en önemli kavramlardan biri oldu. aile yaşamını ataerkilliğin tanımladığını ve şekillendirdiğini, cinsel ilişkinin siyasal olduğunu savunur. kadınların ortak sorunlarını kişisel diye önemsememek, bu düşünceye göre, kadınları bağımlı olarak sınırlar ve erkeklerim kadınları ezmesinin başka bir yoludur.

erkek iktidarı şiddetle (toplumda ve evde), evlilik ve çocuk bakımıyla, aşkla ve seksle güçlendirilir; kadınların kişisel yaşamlarının siyasal olduğu görülünce cinsiyetçiliğin temeli bulunabilir, meydan okunabilir ve değiştirilebilir. bu yönüyle 1967 yılında new yorklu radikal kadınlar (nyrw) topluğu, toplumdaki kadın mağduriyetlerinin siyasallaşmasına ve politik olarak kullanılmasına tepki ve başkaldırı gösteren ilk oluşum olarak kurulmuştur.

kaynak: feminizm kitabı, alfa yayıncılık

redstockıngs manifesto

ı yüzyıllar boyu süren bireysel ve ön politik mücadeleden sonra, kadınlar nihai üstünlüklerini erkek üstünlüğünden elde etmek için birleşiyorlar. redstockings, bu birliği inşa etmeye ve özgürlüğümüzü kazanmaya kendini adamıştır.

ıı kadınlar ezilen bir sınıftır. baskılarımız toplam, hayatımızın her yönünü etkiliyor. seks objeleri, yetiştiricileri, ev hizmetçileri ve ucuz emek olarak sömürülüyoruz. biz tek amacı erkeklerin yaşamlarını iyileştirmek olan aşağı varlıklar olarak kabul ediliriz. insanlığımız reddedildi. öngörülen davranışımız fiziksel şiddet tehdidi tarafından uygulanmaktadır.

zalimlerimizle çok yakından yaşadığımız için, birbirimizden ayrı olarak, kişisel acılarımızı politik bir koşul olarak görmekten alıkonulduk. bu, bir kadının erkeğiyle ilişkisinin iki eşsiz kişilik arasında bir etkileşim meselesi olduğu ve bireysel olarak çözülebileceği yanılsamasını yaratır. gerçekte, bu tür her ilişki bir sınıf ilişkisidir ve bireysel erkekler ve kadınlar arasındaki çatışmalar yalnızca toplu olarak çözülebilen politik çatışmalardır.

ııı biz eziyetimizin etkenlerini erkek olarak tanımlıyoruz. erkek üstünlüğü en eski, en temel tahakküm biçimidir. diğer tüm sömürü ve baskı biçimleri (ırkçılık, kapitalizm, emperyalizm vb.) erkek üstünlüğünün uzantılarıdır: erkekler kadınlara hükmeder, geri kalanı ise birkaç erkek egemendir. tarih boyunca tüm güç yapıları erkek egemen ve erkek yönelimlidir. erkekler tüm siyasi, ekonomik ve kültürel kurumları kontrol etmiş ve bu kontrolü fiziksel güçle desteklemiştir. güçlerini kadınları aşağı konumda tutmak için kullandılar. bütün erkekler , erkek üstünlüğünden ekonomik, cinsel ve psikolojik yararlar elde ederler. bütün erkeklerin kadınları ezdi.

ıv sorumluluk yükünü erkeklerden kurumlara veya kadınların kendilerine kaydırmak için girişimlerde bulunulmuştur. bu argümanları kaçırma olarak kınıyoruz. sadece kurumlar baskı yapmaz; onlar sadece zalimin araçlarıdır. kurumları suçlamak, erkeklerin ve kadınların eşit derecede mağdur olduklarını ima eder, erkeklerin kadınların tabi kılınmasından yararlandığını gizler ve erkeklere zalim olmaya zorlandıkları bahanesini verir. aksine, herhangi bir erkek, diğer erkekler tarafından bir kadın gibi davranılmak istediği takdirde, üstün pozisyonundan vazgeçmekte özgürdür.

ayrıca kadınların kendi baskılarına rıza gösterdikleri ya da suçlayacakları fikrini de reddediyoruz. kadınların boyun eğmesi, beyin yıkama, aptallık veya akıl hastalığının değil, erkeklerin günlük sürekli baskısının bir sonucudur. kendimizi değiştirmeye değil, erkekleri değiştirmeye ihtiyacımız var.

hepsinden en iftira olan kaçırma, kadınların erkekleri ezebilmeleridir. bu illüzyonun temeli, bireysel ilişkilerin siyasi bağlamlarından soyutlanması ve erkeklerin ayrıcalıklarına karşı meşru bir meydan okumaya zulüm olarak bakma eğilimidir.

v kişisel deneyimimizi ve bu deneyim hakkındaki duygularımızı, ortak durumumuzun bir analizinin temeli olarak görüyoruz. mevcut ideolojilere güvenemeyiz çünkü hepsi erkek üstünlükçü kültürünün ürünüdür. her genellemeyi sorgularız ve deneyimlerimiz tarafından onaylanmayanları kabul ederiz.

şu andaki başlıca görevimiz, deneyimleri paylaşarak ve tüm kurumlarımızın cinsiyetçi temelini kamuoyuna açığa çıkararak kadın sınıfı bilincini geliştirmektir. bilinçlendirme, bireysel çözümlerin varlığını ima eden ve erkek-kadın ilişkisinin tamamen kişisel olduğunu yanlış bir şekilde varsaydığı "terapi" değil, kurtuluş programımızın somut gerçeklere dayandırılmasını sağlayabileceğimiz tek yöntemdir. hayatlarımız.

sınıf bilincini arttırmanın ilk şartı, kendimiz ve diğer kadınlarla birlikte, özel ve kamusal alanda dürüstlüktür.

vı tüm kadınlarla özdeşleşiyoruz. en büyük ilgimizi en yoksul, en acımasızca sömürülen kadın olarak tanımlarız.

bizi diğer kadınlardan ayıran tüm ekonomik, ırksal, eğitimsel veya statü ayrıcalıklarını reddediyoruz. diğer kadınlara karşı taşıyabileceğimiz önyargıları fark etmeye ve ortadan kaldırmaya kararlıyız.

iç demokrasiye ulaşmaya kararlıyız. hareketimizdeki her kadının katılım, sorumluluk alma ve siyasi potansiyelini geliştirme konusunda eşit şansa sahip olmasını sağlamak için ne gerekiyorsa yapacağız.

vıı tüm kız kardeşlerimizi mücadelede bizimle birleşmeye çağırıyoruz.

tüm erkekleri, erkek ayrıcalıklarından vazgeçmeye ve kadınların kurtuluşunu insanlığımız ve kendi çıkarları için desteklemeye çağırıyoruz.

kurtuluşumuz için savaşırken, her zaman kadınların eziyetlerine karşı taraflarını ele alacağız. "devrimci" veya "reformist" neyin ne olduğunu, sadece kadınlar için neyin iyi olduğunu sormayacağız.

bireysel çatışmaların zamanı geçti. bu sefer sonuna kadar gidiyoruz.

7 temmuz 1969

redstockings
po box 748 *
stuyvesant istasyonu
new york, ny 10009

Kaynak: https://www.redstockings.org/index.php/rs-manifesto

üniversite bölümlerinin koku olarak karşılıkları

Müzecilik: karbon 14

18 eylül 2019 uludağ sözlük ve inci sözlük satışı

Sen "hâlâ beni yazar yapmadılar aşko" deyince ne bileyim ben de sözlüğü satın alıp seni yazar yapayım dedim...

romwe

Çok renkli ürün yelpazesine sahip internet alış veriş markası. Özellikle kadın giyimde türkiye'de asla bulunamayacak elbiseler satıyorlar. Orijinali ispanyolca sitenin sanırım. Merkezi falan nerede tam bilemiyorum ama hediye bir elbise siparişi verdim. Ürün çin'den çıkmış. Sanırım 20 günü bulur gelmesi. An be an siteden sürekli ürününüzü takip edebiliyorsunuz ve mail ile akıbeti ile ilgili bilgi veriyorlar. Bu bakımdan profesyonel bir hizmet anlayışları vara benziyor ama ürün gelmeden de tam bir şey diyemiyorum şimdilik.
Merak edenler için;

http://www.romwe.com

Edit: daha önce bu siteden alış veriş yapan varsa eğer yeşillendirirse sevinirim.

üniversite bölümlerinin koku olarak karşılıkları

Arkeoloji: oje

tv8 ve acun un sonu başladı

Şeyma çık hesaptan.

müzecilik

Türkiye'de sadece dokuz eylül üniversitesinde bulunan bir lisans programı. Ayrıca çeşitli üniversitelerde yüksek lisans programı olarak da var olan bölüm.

sense8

ilk sezon yine biraz heyecan vardı, konuyu anlamaya çalışıyorduk, aralara serpiştirilen seks sahneleri keyifliydi, genel olarak güzeldi yani. Bi "n'oluyo lan" dedirtti ilk sezon. Hele 1x8 çok efsane bir bölümdü. ikinci sezon konu ve olaylar gün yüzüne çıkınca iyice bir kısır döngü içine girdi bence dizi. Karakterleri daha çok tanımaya başladık, bunda bir sıkıntı yok lakin iyice lgbt farkındalığı, ateşli seks ve aşk minvalinde dönmeye başladı. Buna karşı olduğumdan demiyorum ama konu sanki biraz yavan kalınca arada bunları sıkıştırma gereği duyulmuş gibi bir tad verdi bana. Bazı bölümlerdeki sahnelerde mantık hataları var. Henüz son dört bölümü izlemedim gerçi. Standartların üzerinde bilim kurgu temalı bir dizi diyemeyeceğim ama rahatlıkla toplumsal farkındalık teması ağır basan ve içinde bilim kurgu barındıran türde bir dizi diyebilirim. Benim gibi koyu bir science fiction izleyicisi birinin beklentilerini karşılayacağını düşünmüyorum. Wachowski kardeşlerin imzasına aldanıp çok beklentiye girmemek gerek. science fiction konusunda dark'ın eline su bile dökemez ancak konuya farklı bir bakış açısından yaklaşmak isteyen birisi için fena bir dizi değil.

ahlat ağacı filmi

Nuri bilge ceylan'ın son filmi. Ahlat Ağacı şu ana kadar Nuri Bilge'nin en iyi filmi olmuş bana göre. Filmin her karesi o varoluşsal buhranı sonuna kadar hissettiriyor. Yine uzun diyaloglar, aydın-halk çatışması... bu sefer enfes idi. Eleştirilecek yanları yok değil ama bence özgün bir başyapıt niteliğinde. izlenmeli.

türk edebiyatının en iyi şairleri

Nazım, Cemal Süreya, Sezai Karakoç filan diyenler var lan yok kahraman tazeoğlu amk.

Yahya Kemal
Ahmet Hamdi Tanpınar
Tevfik Fikret
Turgut Uyar

19 nisan 2018 fenerbahçe beşiktaş maçı

görsel

üniversite bölümlerinin koku olarak karşılıkları

Makina mühendisliği: taşak.

rusya türkiye ve iran ekonomisine ortak saldırı

(bkz: türkiye ekonomisi derken)

türkiyede az görülen şeyler

(bkz: ruh sağlığı)

annihilation filmi

Başrolünde (bkz: natalie portman)'ın oynadığı, bir miktar psychedelic ögelerle bezenmiş, science fiction niteliğinde netflix yapımı bir tür filmi.

--spoiler--

jeff vandermeer’in türkçeye de çevrilmiş southern reach üçlemesi’nin aynı isimli ilk kitabından uyarlanan annihilation bana kalırsa netflix'ın şu zamana kadar altına imzasını attığı en iyi yapıt. özgünlük anlamında ex machine'in biraz gerisinde kalsa da filmin yönetmeni alex garland, bilim kurgu filmlerindeki bilindik yasak bölge temasında işlemek istediği o duyguyu izleyiciye güzel bir şekilde yansıtmış. diyaloglar az ve bu da neler olduğunu ve filmde bize bahsedilen pırıltının gizemin ne olduğunu anlamamızda yardımcı olmuyor. bunun yerine görsel olarak bir gerilim yaratılıp ortaya konulan sembollerle (insan ağaçlar gibi) bir döngü olgusundan bahsedilmiş. bilinmezlik üstüne işlenen yapımları severim. nitekim filmin başında da lena, koruyucu kıyafet giymiş bir adamın sorularının çoğunu "bilmiyorum" şeklinde cevaplıyor. içinde bilinmeyen, kendine ait kurallara sahip bir yaşam barındırmasıyla tarkovski başyapıtı stalker’ın “bölge”sini akla getiren bu alana, insanlığın yaşadığı dünyayı tehdit eder hâle gelmesiyle birlikte araştırma amaçlı askeri operasyonlar düzenleniyor. karakterler gizemli bölgeye adımlarını atar atmaz, aşina oldukları her şeyin sıfırdan tanımlandığı, mevcut materyallerle tüm dünya’nın yeniden, bambaşka bir şekilde dizayn edildiği bir yaşamla karşılaşıyorlar. velhasıl kelam film sonuyla beni biraz şaşırttı. lena ve kocası arasında geçen diyalog şöyle;
"-sen kane değilsin?"
"-evet değilim. pekiyi sen lena mısın?"
bu filmi bir tür filmi gözüyle değerlendirmek lazım. mother gibi içine girmediğiniz zaman insanı derinlemesine dumur edebilecek tarzda. son olarak ben beğendim ama benim top klasmanıma giremedi. notum 7.6/10

--spoiler--

tarkan ın kızına isim önerileri

(bkz: türkan)

ntv spor

Ağlamıyorum gözüme belçika ligi kaçtı sadece.

allah katını sahibinden comda kiraya çıkarmak

Üstünde hiç düşünülmemiş bir söğüşleme yöntemi olabilir. Buradan bu vesileyle sahibinden.com moodlarını uyarmış olalım da daha sonra bir mağduriyet yaratmasın.

bu entry 150 eksi oy alırsa sözlüğü bırakırım

Şunu buraya koyalım da şimdiden buralar değerlenecek hep.

(img:#1646446)